Oldukça detaylı fotoğraflarla, aşama aşama, ticari (Birörnek seri üretim) bronz heykellerin nasıl yapıldığını anlatan bir site. Hangi hammaddelerin, aletlerin, makinaların kullanıldığını, tek tek göstermişler. Heykelin nasıl oluşturulduğu, nasıl kalıbın alındığı, nasıl bronz kaplandığı anlatılmış.
Diyeceksiniz ki: “tamamda biz nasıl yapacağız” heykel çalışması öncelikle, elbecerisine ve sanatsal kaabiliyete bakıyor elbet. Anlatılan malzemelere ulaşamayabilirsiniz. Seri üretimde düşünmediğinize göre, heykeli (yada bibloyu), fimo model hamuruyla, kil ile, ahşap ile, alçı ile, cam macunu ile bile (cam macunundan timsah yapmıştım bir zamanlar. Zaten siteyi görünce, ilkokulda yaptığım bu timsah belirdi gözümün önünde) şekillendirebilirsiniz.
Çay kaşığı, çakı, çivi, sineklik (sineklik gibi kabartmalı yüzeyleri olan nesneler), şiş, tığ, kalem gibi her evde bulunabilecek türden aletler, aklınızdaki şekli oluşturmak için yeterli olacaktır. Zaten iyi sanatçı, kendi aletini kendi yapar. Satınaldığı aleti bile, kendi ergonomisine göre ayarlar.
zabum koyuyorsun böyle şeyleri siteye . aklımı çeliyorsun en sonunda ev atölyeye dönüştürecem olan o olacak.Bendesabunu oyarak böyle şeyleri çıkarmaya çalıştım çok kere …ama çamur mıncıklamak başka şey kardeş
İçinde bir şeyler yaratma isteği varsa, yaşının, bulunduğun mekanın, elindeki malzemelerin önemi kalmıyor, mutlaka bir şeyler çıkarıyorsun. Sabunu bir miktar su içinde eritip, koyu bir hamur kıvamı, elde ederek çalışmakta fayda var. O zaman küçük sabun kalıplarını oymaya uğraşmadan, birkaç sabun kalıbını birleştirebilir ve daha rahat çalışabilirsin. Hatta kullanım esnasında, eriye eriye küçülen sabun parçacıklarını atmadan, birbirine kaynaştırabilirsin.
kondor, hani konu sabundan açılınca, şu fotoğrafları ekleyeyim dedim;
o-hoo olay burda bitmiştir arkadaş..bunlar ne bööle…bunları her ihtimale karşı cam fanus içinde saklamalı..mazallah bişey mişey olur…eee saklıcaksak niye yaptık o zaman bunları diye itiraz edenler olabilir..onlara da “haklısınız” diyorum..ama saklayan da haklı ama dimi.. bu durumda noolmuş oluyo??. dönüp dolaşıp nasreddin abinin sözüne gelmiş oluyoruz..bu nasreddin abi malumunuz büyük adamdı..hemen hemen her çocuk olmuş yetişkin onun kıssaları ile fıkraları ile büyümüştür..yeri gelmişken bu büyük zat ın bir kıssasını da ben aktarayım:nasreddin hocanın biri bigün göle yoğurt mayalıyomuş.bunu gören bir zat-ı muhterem hocam,hocam bindiğin dalı kesiyosun demiş..hoca bu, geri kalır mı:”parayı veren düdüğü çalar” deiye cevabı yapıştırmış..efendim kusura bakmayınız gördüğüm bu sabundan eserler bendeki devreleri biraz yaktı a ondan bööle oldu..ne deyim şahane olmuş valla..bi de zabun derseki “bunları ben yaptım” ..eh o zaman gidip elini öpecez,saygıda kusur etmeyecez..
zabun sağolsın ayy depreşti sabun oyma istediğim ama bunlara ulaşmak için bayağı kaptırmalı tabiyki benim çalışmalar bunların yanında çok amatörce kalıyo….
ben bu yazıyı tutmasına tutum da aslında sabunları daha da çok tutum.sabır işi gerçekten.eminim japonlar yapmıştır bunları da.
Tam bana göre…Size katılıyorum sevgili Zabun,birşeyler ortaya koyma isteği önüne geçilmez bir hal aldığında taşıyorsunuz zaten.Ne mekan,ne materyal…Tamamen,hayalgücü ve pratik zeka gerektiriyor.Aslında malzeme sınırsız…İzmir,Çeşme’de ıslak deniz kumundan heykel yapmayı tecrübe etmiştim bir zamanlar…Heykel sanatını,çamur ve ellerin aşk meyveleri olarak yorumlamak isterim.Sabunlar bana Edirne’nin meşhur meyve şekilli sabunlarını anımsattı.